Hindistan’da her alanda çeşitlilik benzersizdir, bu anlamda Hindistan hiç kuşkusuz bir mozaiktir. Dünyanın başka hiçbir ülkesinde görülmez. Hindistan, sonsuz çeşitlilikte fiziksel özellikler ve kültürel örnekler sunar. Pek çok dilin ülkesidir. Yalnızca Hindistan’da insanlar, dünyanın tüm büyük dinlerini birarada yaşarlar. Kısaca, Hindistan “dünyanın özü” dür. Geniş arazisinde farklı nüfusa, farklı inançlara, farklı gelenekler ve farklı renklere sahiptir.
Coğrafi Çeşitlilik
Hindistan ile ilgili benzersiz bir özellik, yıl boyunca karla kaplı yüksel dağlardır. Himalaya dağları, İndus, Ganj ve Yamuna gibi büyük nehirlerin su kaynağıdır. Bu nehirler, ülkenin büyük nüfusunu beslemek için Kuzey’deki geniş alanları sulamaktadır.

Kuzey Hindistan’da birkaç çalıdan başka hiçbir şeyin yetişmediği Thar çölü de bulunur.

Kerala eyaletindeki su kanalları sistemi
Su kanalları sistemi çevredeki yüksek dağlardan gelen kar sularından oluşmuştur. Bu kanallar sistemine “Doğunun Venediği” diyenler de var. Milyarlarca tonluk tatlı su birikimine sahip olan Hindistan, bu alanda da eşsizdir.

Etnik Çeşitlilik
Etnik yap; belirli bir ten, renk, burun tipi, saç şekli vb. gibi bir dizi ayırt edici fiziksel özelliğe sahip bir grup insandır. A.W. Green, “Bir ırk, belirli bir aralıkta değişen bir dizi kendine özgü, kalıtsal özelliklere sahip büyük bir biyolojik insan grubudur.” demiştir.
Hint alt kıtasına, tarih boyunca Batıdan ve Doğudan çok sayıda göçmen ırk geldi. Hindistan halkının büyük kısmı, Himalayalar’ın dört bir yanından gelen bu göçmenlerin torunlarıdır. Bu ırkların alt kıtaya dağılmaları, çeşitli etnik unsurların çeşitli bölgelerde yoğunlaşmasıyla sonuçlandı. Bu anlamda Hindistan, bir etnoloji müzesidir.

Hindistan’ın nüfusu altı ana etnik gruba ayrılabilir
Bunlar:
- (1) Negritolar
- (2) Proto-Australoidler,
- (3) Moğollar
- (4) Akdeniz veya Dravidianlar
- (5) Batı Brakisefaller
- (6) Nordikler.
Farklı ırksal kökenlere mensup bu insanların fiziksel görünümlerinde, geleneklerinde ve yemek alışkanlıklarında ortak noktaları hiç yoktur.

Herbert Risley, Hindistan halkını yedi ırk türüne ayırmıştı
Bunlar:
- (1) Türk-İran,
- (2) Hint-Aryan,
- (3) İskit-Dravidian,
- (4) Aryo-Dravidian,
- (5) Mongolo-Dravidian,
- (6) Moğol,
- (7) Dravidian.
Bu yedi ırk türü üç ana türe indirgenebilir: Hint-Aryan, Moğol ve Dravid.

Konuşulan Dillerde Çeşitlilik
Hindistan’da 1.652 dil ve lehçe kullanıldığı kayıtlara geçmiştir. Bu dillerin bir kısmı çok az kişi tarafından konuşulduğu için, daha sonra geçersiz görüldü, ancak Hindistan Anayasasının 8. Maddesi 22 ana dili Resmi dil olarak tanıyor.
Bunlar:
- (1) Assamlı,
- (2) Bengalce,
- (3) Gujarati,
- (4) Hindi,
- (5) Kannada,
- (6) Keşmir,
- (7) Konkani,
- (8) Malayalam,
- (9) Manipuri,
- (10) Marathi,
- (11) Nepalce,
- (12) Oriya,
- (13) Pencapça,
- (14) Sanskritçe,
- (15) Tamil,
- (16) Telugu,
- (17) Urduca,
- (18) Sindçe,
- (19) Santhali,
- (20) Boro,
- (21) Maithili
- (22) Dogri.
dilleridir.

Resmi olmayan diller
Bu dillerden dördü, yani Sanskrit, Keşmiri, Nepali ve Sindhi dilleri Hint Birliği’nin hiçbir eyaletinde resmi dil değildir. Ancak bu diller edebiyat açısından zengindir.

Devanagari Alfabesi
Devanagari alfabesiyle yazılan Hindi dili, Anayasa’ya göre Hint Birliği’nin resmi dili olarak kabul edilmektedir. İkinci büyük dil olan Bengali, çoğunluğu Kuzeydoğu eyaletlerinde olmak üzere yaklaşık 97 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır.
Kuzey Hindistan’da konuşulan dillerin çoğu Hint-Aryan ailesine aitken, Güney’in Telugu, Tamil, Malayalam ve Kannada dilleri Dravidian ailesine aittir.
Bu dilsel çeşitliliğe rağmen, çağdan çağa değişse de, her zaman bir tür bağlantı dili vardı. Eski zamanlarda bu dil Sanskrit diliydi, orta çağda Arapça veya Farsçaydı ve modern zamanlarda ise resmi diller olan Hindi ve İngilizce oldu.

Dini Çeşitlilik
Hindistan nüfusunun neredeyse yüzde 80’i Hinduizm’e inansa bile, dini olarak homojen bir devlet değildir. Hindistan, çok sayıda dinin ülkesidir. Burada, Hinduizm, İslam, Hıristiyanlık, Sihizm, Budizm, Jainizm ve Zerdüştlük gibi çeşitli inançların takipçilerini buluyoruz.
Hinduizmin Hindistan’ın hakim dini olduğunu biliyoruz. Hindu dini. toplam nüfusun yüzde 80’i tarafından kabul ediliyor.
Daha sonra nüfusun yüzde 14’ünün benimsediği İslam geliyor.
Bunu yüzde 2.3 takipçisi olan Hristiyanlık, geliyor.
Sihizm yüzde 2.3,
Budizm yüzde 0.7 ve Jainizm yüzde 0.4 ile onları stakip ediyor.
Daha az takipçisi olan dinler Yahudilik, Zerdüştlük ve Bahai inancıdır.

Dini uyum
Hindistan’da bütün dinlerin bir arada sorunsuz yaşayabilmeleri uzun dönemlerden beri mümkün oldu. Bunun ilk nedeni toplumlar, cemaatler ve dinler ardındaki hoşgörüyü toplumun kendi kendine yaratabilmiş olmasıdır. İkinci nedeni ise Hindistan devletinin 1945’deki bağımsızlık ilanından itibaren resmen “Laik” bir devlet olup, hiçbir dinin işine karışmamasıdır. Bağımsızlıktan önceki İngiliz döneminde ve hatta Türk-Mughal döneminde bile ilan edilmemiş bir tür Laiklik ilkesinin uygulanmış olduğu söylenebilir.
Dinler arasındaki hoşgörünün ve barışın zaman zaman bozulduğu ve kanlı çatışmaların ortaya çıktığı da bir gerçektir. Bunların en önemlilerinden birisi Hindistan – Pakistan ayrılığı sırasında yaşanan Müslüman – Hindu çatışmaları ve katliamlarıdır. Daha yakın dönemde 1984 yılında Amritsar ve Delhide Sih – Hindu çatışmaları, 2002 yılında Gujarat eyaletinde Hindu – Müslüman çatışmaları yaşanmıştır. 2009 yılındaki kimlik kartı yenilenmesinde çıkan ayaklanmalarda da Hindu – Müslüman – Budist kitleler arasında çatışmalar yaşanmış ve ölümler olmuştur.
